Bu yazıyı defalarca paylaştım, yine paylaşıyorum. Çünkü her okuduğumda oversettelse - Bu yazıyı defalarca paylaştım, yine paylaşıyorum. Çünkü her okuduğumda norsk hvordan å si

Bu yazıyı defalarca paylaştım, yine

Bu yazıyı defalarca paylaştım, yine paylaşıyorum. Çünkü her okuduğumda sanki ilk defa okuyormuşum gibi derin duygulara kapılıyorum.

Lütfen okumayan kalmasın...

Yaşanmış gerçek bir hikayedir...

Hz. Azrail'in Güzelliği

Onk. Dr. Halûk Nurbaki'den gerçek bir hatıra..

Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi asan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptim. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.

Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine ragmen, bazi formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm.

Ancak Serap'in da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan
Serap, 4 yıl kadar sonra bir ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim.

Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış.

Dönüşünden kısa bir süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

--''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.''

-- ''Niçin?" diye sordum.

--"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildigim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:

--"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."

Konusmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladi. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yani sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlerini bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.

Vefatına bir hafta kala:
--"Doktor bey'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"

--"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Sahadet sana uzun gelir. O anı fark edince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter."

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya
çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim.

Dönüşümde annesi telefon ederek:
--"Serap, bir haftadir morfin yaptırmıyor." Dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor."

Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasininsebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum.

"Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanir ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa, son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'in acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair bir işaret sezdim.

Ertesi gün O'na:
--"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin."

Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
--"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"

--"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."

Salı günü Serap'in ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim. Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:

-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:

--Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:

--"Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!.

Tüm inanan müslüman kardeşlerimize ve şuan bu yazıyı okuyan bütün kardeşlerimize, RABBİM son nefeslerinde Kelime-i Şehadet getirmeyi nasip etsin. (Amin)

Lütfen;
Okuduysanız beğenin ve arkadaşlarınızın da okuyabilmesi için paylaşın...

Bu yazı hakkındaki düşüncelerinizi yorumlayarak bizlerle paylaşabilirsiniz...

Selam ve dua ile
0/5000
Fra: -
Til: -
Resultater (norsk) 1: [Kopiere]
Kopiert!
Jeg delt dette innlegget igjen og igjen. Da jeg leste den første gang fordi jeg knekker åpen hver slike dype følelser.

Les...

er en sann historie...

Khidr Azrael skjønnhet

Onk. Dr. Halûk Amy fra en ekte minnesmerke.

Jeg, 40-year-old kreft spesialist og elementet jeg kom over utallige hendelsen asan, Han hadde en spesiell arkivering ved å dokumentere med vitne. En av dem, du vil bokføre en hendelse fant sted i 1976.

kreft sykehus vil automatisk si det var en ung dame ved navn Mirage pasienten. Denne pasienten brystkreft og ønsket å reise utenlands for behandling, på grunn av muligheten for at enkelte formaliteter. Mirage, fikk jeg behandlet en spesiell interesse. Og i en kort periode og deretter så jeg på bedringens vei og alle andre kreftformer, men Mirage er

... første jeg måtte gjennomgå en fem-års periode, veldig nøye. En forretningskvinne er en luftspeiling, 4 år etter anbudet
for han ønsket å gå til İzmir. Om vinteren vi enige om betingelsen at han fløyet inn.

Dessverre jeg kunne ikke finne billetten og hun rir bussulykke på pass uten meg timer.

Returnerer en kort tid senere, hennes lungekreft har spredt til benet. På grunn av metastasering av Ben bein, kan ikke han bli en luftspeiling, manifestasjonen av sykdom i lungene kontinuerlig oksygen enhet og lime den inn i munnen etter hvert ord som han sa enheten måtte puste. Dagen jeg gikk hjem, fortsatt knapt snakke:

--'' lege, '' sa han. '' Jeg har liksom en deg. ''

--'' Hvorfor? "Spurte jeg."

--"... en religiøs sincerety. Hvorfor meg, Gud, død, heretter ikke du?"

Religiøse tro er svak i møte med dette tilbudet for veldig overrasket over at jeg vet om. Prøver ikke å uroe ham:

-"er lett tilgjengelig legen, '' sa jeg. '' Skal behandles pengene holdt. Men jeg tror du bør være å be om behandling. "Jeg høre forespørselen" fordi jeg

å snakke som ikke har "betyr hodet rister. Ikke lenger en håpløs legebehandling så, evig liv og lykke og tror på stykklisten klasser og leksjoner "må være akselerert utdanning". Jeg tror på ånd stille et spørsmål, forresten, alle tro meczediyor og

en uke før hennes død:
-"legen, '' sa han. Jeg var døende, hva skal jeg si? "

-"Du er så spesiell," jeg sa. '' Ordet jeg Charles jeg. Øyeblikket da de innså '' Muhammad '' (fvmh) for deg. "

Han, naturligvis av smilende ristet på hodet igjen. Dermed lider kontinuerlig morfin en luftspeiling og henne sove
. Jeg kunne ikke se ham en stund på grunn av en forretningsreise.

Transformasjon og hans mor av telefon:
-"en luftspeiling, en uke av morfin gjorde meg gjøre." Han sa. "Før daggry stønn og svært bekymret."Jeg gikk hjem og umiddelbart spurte p yaptırmamasininsebebini

. Mitt svar er fortsatt ikke la gå og hver minne om grøsser å tenke.

"eller morfin - spesielt siste åndedrag", "sover i død sykdom og diyemezsem?.

Her er Mirage er slik en dame. I mellomtiden meg i'il søvn for å sove, og hvis du har noen dager i livet, å være våken på den siste dagen av morfin i hans penthouse. Jeg aldri fikk min periode selv om det er ikke fredag, samtidig med den kvelden og jeg sov med det jeg trodde var resultatet av den hjelpeløse Mirage i'il sove på det før tirsdags bestemmer at dagen han

.:
-"ikke vær redd!", sa jeg. "P vurdurabilirsin."

Og denne gangen natur en luftspeiling, farvel til siste spørsmålet er spurt:
-", doc.Grim reaper vil være meg?

-"Min jente," jeg sa. "Hun er en engel rett? Bekymre deg ikke, vil jeg komme som en kjekk prins.

På tirsdag, da nyheten om umiddelbart gikk til hjemmet til en luftspeiling i lommene. Men hans død yetişememiştim. Hans familie bokstavelig bortkastet. Bare en relativ lang mot ham religiøse stående og kom til meg når hun så meg:

-"legen, vet du, det er et mirakel har skjedd en liten stund siden i dette huset!" han sa og fortsatte:

-Mirage, en time eller så før fjerning av oksygen enheten komme ut av sengen, til tross for å bli kalt det "umulige", han stod opp og tok renselse, to rakaat.Vi fryse alle husholdningen å gjenkjenne dem. Og like før døde bringe word-martyrene:

-legen bey, sier han. Død, sa han, det er hyggelig!.

Alle våre brødre og søstre som tror på Muslim og alle brødre og søstre, dette er det siste ordet Herrens (1,640 fot) leser artikkelen-jeg skjenket for å gi vitnesbyrd. (Amen)

behage hvis du leser som og dine venner å lese, også;
kart...

Du kan dele med oss dine tanker ved å kommentere om dette innlegget...

Hei og be med
Som oversettes, vennligst vent...
Resultater (norsk) 2:[Kopiere]
Kopiert!
Bu yazıyı defalarca paylaştım, yine paylaşıyorum. Çünkü her okuduğumda sanki ilk defa okuyormuşum gibi derin duygulara kapılıyorum.

Lütfen okumayan kalmasın...

Yaşanmış gerçek bir hikayedir...

Hz. Azrail'in Güzelliği

Onk. Dr. Halûk Nurbaki'den gerçek bir hatıra..

Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi asan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptim. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.

Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine ragmen, bazi formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm.

Ancak Serap'in da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan
Serap, 4 yıl kadar sonra bir ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim.

Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış.

Dönüşünden kısa bir süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

--''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.''

-- ''Niçin?" diye sordum.

--"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildigim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:

--"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."

Konusmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladi. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yani sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlerini bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.

Vefatına bir hafta kala:
--"Doktor bey'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"

--"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Sahadet sana uzun gelir. O anı fark edince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter."

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya
çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim.

Dönüşümde annesi telefon ederek:
--"Serap, bir haftadir morfin yaptırmıyor." Dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor."

Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasininsebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum.

"Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanir ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa, son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'in acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair bir işaret sezdim.

Ertesi gün O'na:
--"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin."

Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
--"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"

--"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."

Salı günü Serap'in ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim. Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:

-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:

--Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:

--"Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!.

Tüm inanan müslüman kardeşlerimize ve şuan bu yazıyı okuyan bütün kardeşlerimize, RABBİM son nefeslerinde Kelime-i Şehadet getirmeyi nasip etsin. (Amin)

Lütfen;
Okuduysanız beğenin ve arkadaşlarınızın da okuyabilmesi için paylaşın...

Bu yazı hakkındaki düşüncelerinizi yorumlayarak bizlerle paylaşabilirsiniz...

Selam ve dua ile
Som oversettes, vennligst vent...
Resultater (norsk) 3:[Kopiere]
Kopiert!
Jeg delte dette innlegget over og over igjen, men jeg er deling. Fordi det er når jeg leser det som om for eksempel første gang okuyormusum dype følelser er bortført. &

OG

Vennligst ... alle som hadde en virkelige historien ... &

Hz. Azrail skjønnheten

onk. Dr. Haluk Nurbaki en ekte souvenir fra.. &

I, en 40-år kreft spesialist i møte av et element som jeg har opplevd dem, ogVidne arrangementet med hva en spesiell arkiv yaptim belgeleyerek. I 1976, en hendelse i transport dem, jeg vil deg. &

Kreft sykehus kalt bashekimken Serap hastam var en ung dame. Dette hastam brystkreft behandling, og ble ut av landet til å be om å gå til, men på grunn av noen formaliteter til Kontroversen som omgir Bush.Serap, en spesiell interesse i behandlingen jeg har mottatt i. Og etter en kort tid som jeg har sett er bedre i Serap. &

Men også i alle de andre kanserliler først 5 år som den tiden som er nødvendig for å være svært forsiktig skal fastsettes. Til slutt, en bedrift kvinne, Serap, opp til 4 år for en mør Izmir har bedt om å gå til. Ettersom vi var i vinter til å gå til fly for så lenge det

JEG godtatt.Beklager, men hun visste ikke hva som hadde skjedd meg, og har ikke hatt en ulykke fikk på bussen opp til 6 timer ble satt fast. &

Tilbake etter en kort tid, ben kreft og akcigerine strekkes ut. Serap ben påskrift på orakelbein funnet på grunn av metastase steder, mens senger som garanterer atLogg på akcigerdeki sykdom forårsaket av kontinuerlig som den bruker oksygen enheten og deretter de ord han hadde sagt han er at enheten hadde puste inn til å følge den. Jeg har vært dag gikk han til sitt hjem, det er fortsatt vanskelig å snakke: &

--legen Mr. Smith," sa han. "Og jeg vil gi deg ... dargınım kanalene." -- "Hvorfor?" og sordum.

-- "størrelse ... en from insanmıssınız. Hvorfor får jeg til meg, og jeg gir mitt ord, JEG, død,Utover anlatmıyorsunuz? " &

religiøse tillit er for lav for hva jeg vet, er at dette tilbudet er svært overrasket over. Ved ham, uzmemeye: &

-- "lege" sa jeg det er lett å nå. "Penger er bastırdın behandling hvis du ville. Men de som hevder et frivillig offer for den behandling du bør være stolt ... "Det er ingen kanaler mecali til å tale til forespørsel. Jeg er "Jeg er" som betyr at de ikke kan bli diagnostisert salladi hode.Nå, som er støttet av en medisinsk behandling som et evig liv, og de som tror at saadetin resept for opplæring og kurs som allerede er godt under veis" returnert til sekundær utdanning må være trappet opp. som fortalte hakikatlerini meczediyor ånd og alt-i-ett spørsmål som oppsto. &

Død en uke før:
-- "lege," sa Mr. Smith. "Jeg må si at jeg er?" når du ikke &

-- "du" sa jeg en svært spesiell status."Word-jeg å gjenta lang kommer til deg. Øyeblikket som "gjøre en forskjell" (s.a.v )- det er nok for deg." kanalene, som det fremdeles er en smil, rystet på hodet. Det er en meget ıstırabı Serap, for å lage en kontinuerlig morfin og uyutmaya
arbeid. JEG, på grunn av en forretningsreise til å besøke gidemedim litt senere. Hans mor &

transformasjon av telefon:
-- "Serap, en haftadir yaptırmıyor morfin," sa han."Sabahlara stønner som pain og trekker også. " &

JEG gikk hjem umiddelbart og nålen yaptırmamasininsebebini spurte jeg om. Jeg kan ikke slutte å smile å tenke tilbake på respons og stå på slutten er fortsatt unutamıyor. &

"eller morfinin yakalanir søvn på grunn av døden og den siste pusten "Mohammed" diyemezsem?. Serap, kanaler og det er for eksempel en hjelpsom dame på. Denne 3-i-1 fra mig yatmamı istihareye, og hvis noen flere dager, hvis det er et livSiste dag for å holde seg våken slik at han har å be om å få morfin. Jeg har aldri adetim sa det ikke har til å ta plass på fredag natt istihareye gikk til sengs og at Serap's acizligi forverret seg hele til tirsdag hurmetine vil ha som et merke elendig. &

Neste dag til ham: Ikke vær redd for
-- "ikke i det hele tatt!" sa jeg. "Nål."

vurdurabilirsinSerap og natur farvel til møtet som siste spørsmålet i:
-- "lege Bey ... Azrail se til mig? " &

-- "Min datter," sa jeg. "Det er ikke en engel? Ikke i det hele tatt ikke bekymre deg, du skal bli som en kjekk prins. " &

tirsdag, Serap's ble mer vanskelig når du har nyheter så snart jeg gikk hjem. Men yetisememistim død. Familien kan bokstavelig talt se perisandı.Lang tid har han bare en gudfryktig dame som fortsatt vandret rundt og jeg var til å komme til meg når jeg så: &

- "Doctor Bey, du vet, litt før dette hjemme var et mirakel!" sa: &

--Serap, en time før for å sette oksygen og "seng" til tross for at det er umulig å få 2 forskjellige anledninger poo som ble gjort, de to rekat.Alle de personer og de måper av forbløffelse og vi bodde hjemme.Og word-jeg bære bort av deg i litt før: &

--legen si til Mr. Smith, sa han. Azrail, er det sa, må være fint! . &

Alle muslimer som tror i formidle og for tiden leser dette innlegget alle formidle, O min herre siste nefeslerinde Word-i bjørn som han skal være gitt å bringe. (Amin) og

Vennligst;
har lest og elsker å lese og dele dine venner

...Denne font du kan dele dine tanker om oss kommenterer ... kanalene med hilsen og bønn
Som oversettes, vennligst vent...
 
Andre språk
Oversettelse verktøyet støtte: Gjenkjenn språk, Kinesisk (tradisjonell), Klingon, Oriya, afrikaans, albansk, amharisk, arabisk, armensk, aserbajdsjansk, baskisk, bengali, bosnisk, bulgarsk, burmesisk, cebuano, chichewa, dansk, engelsk, esperanto, estisk, farsi, finsk, fransk, frisisk, galisisk, georgisk, gresk, gujarati, hausa, hawaiisk, hebraisk, hindi, hmong, hviterussisk, igbo, indonesisk, irsk, islandsk, italiensk, japansk, javanesisk, jiddisk, joruba, kannada, kasakhisk, katalansk, khmer, kinesisk, kinyarwanda, kirgisisk, koreansk, korsikansk, kreol (Haiti), kroatisk, kurdisk (kurmanji), laotisk, latin, latvisk, litauisk, luxembourgsk, madagassisk, makedonsk, malayalam, malayisk, maltesisk, maori, marathi, mongolsk, nederlandsk, nepalsk, norsk, pashto, polsk, portugisisk, punjabi, rumensk, russisk, samoansk, serbisk, shona, sindhi, singalesisk, skotsk gælisk, slovakisk, slovensk, somali, sotho, spansk, sundanesisk, svensk, swahili, tadsjikisk, tagalog, tamil, tatarisk, telugu, thai, tsjekkisk, turkmensk, tyrkisk, tysk, uigurisk, ukrainsk, ungarsk, urdu, usbekisk, vietnamesisk, walisisk, xhosa, zulu, Språk oversettelse.

Copyright ©2024 I Love Translation. All reserved.

E-mail: